ÇİĞDEM YILMAZ / İstanbul – Yerel seçime 20 gün kala SONAR Başkanı Hakan Bayrakçı, Milliyet’in sorularını yanıtladı. Bayrakçı, seçimin sonucuna etki eden faktörlerden anket sonuçlarına, merak edilen soruları yanıtladı…
– Geçmişte seçimlerde “tencere” önemliydi, günümüzde ulusal güvenlik ve deprem öne geçti diyebilir miyiz?
Hangisi hangisinin önündedir, tartışılır. Ancak söylediklerinizin hepsi bu seçimde önemli olacak. Hayat pahalılığı ve emekli maaşları nedeniyle AK Parti kısmi de olsa oy kaybederken ulusal güvenlik politikaları nedeniyle oy kazanacak. Depremle ilgili bütün partilerin kazançları ve kayıpları olacak. Fakat bu seçim ne tencerenin ne de ulusal güvenliğin neticeyi tayin ettiği bir seçim olacak.
İKİ KENT KAFA KAFAYA
– Seçimlerde son 15 günün önemi var mı?
Önemi şu; başa baş bitecek yerler var. Bunlardan biri İstanbul, diğeri de Muğla. Son 15 gün bu başa baş olan yerler için oldukça önemli. Bir puanla biri kazanabilir ya da kaybedebilir. Yapılan birkaç ankette İmamoğlu birkaç puan önde çıktı ama birkaç ankette kişi sayısı ile fark çıktı. Bir ankette 10 kişi fark ile İmamoğlu öndeydi. Bu nedenle son 15 günün çok büyük önemi var. Çünkü bir şey olur, her şey değişir. Örneğin geçen CHP’li bir adayın “Benim kapımdan herkes girebilir DEM’li giremez” demesi. İmamoğlu ağır bir çıkış yaptı, hatta bu açıklamayı yapanı azarladı. Bu kadar sertlikle bir olumsuz tarafı da olur. Zaten DEM’den 4-4.5 oy alıyor. Ancak AK Parti’ye muhalif olan milliyetçi, ulusalcı seçmeden de oy alıyorsun. Bu söylem aşağı yukarı “Siz gelmeyin” demek. Şimdi bu gibi söylemlerden bir tane daha olursa bu yarım puan, bir puan teslim eder.
KADIN DESTEĞİ YOK
– Kadın adaylara, kadın dayanışmasının etkisi var mı?
Tahmin edildiği kadar yok. Evet, çok garip ama yeterince etkisi yok. Hatta uzun zamandır şunu düşünüyorum, kadınlar tuttukları partiyi ya da adayı destelemek yerine kadın adaylara destek verse partiler de bundan etkilenip adaylarını ona göre belirlerler.
– Belli il ve ilçelerde demografik yapı zamanla değişse de kazanan hep aynı parti oluyor. Örneğin İzmir her yıl göç almasına rağmen, burada seçimi hep aynı parti kazanıyor. Bunun sebebi nedir?
Kentlerin sosyo-ekonomik ve sosyo-politik yapıları, buralara yeni yerli yerleşenleri de kendi doğrultusunda yönlendiriyor, etkiliyor. Örneğin Konya’daki geleneksel muhafazakar yapı, bu kente olan göç belli bir periyot ile gerçekleştiği sürece yeni gelenleri de bünyesine alıyor.
– Önümüzdeki seçimler için “hiç seçim havası yok” söylemlerini duyuyoruz. Bunun sebebi seçimlerin seçmeni yorması olabilir mi?
Haklısınız, olabilir. Bir diğer sebebi de unutmayalım. Gerek iktidara gerek muhalefete oy verenler 22 yıldır sonucun değişmediğini, her seçimi Erdoğan liderliğindeki tarafın kazandığını gördü. Bu durum muhalif seçmenlerde umutsuzluk yarattı. İktidara oy veren seçmenlerin de endişesinin bitmesine sebep oldu. Netice olarak seçmenlerde bir monotonluk oluşturdu.
– Anketlerde seçmen ne kadar dürüst?
Büyük ölçüde dürüstler. Nitekim dürüst olmasalar, SONAR son üç seçimi milimetrik isabetle bulamazdı. Mamafih görüşülen kişilerin yaklaşık yüzde 10’u çeşitli nedenlerle görüşlerini tam olarak belirtmiyor.
– Seçmenin üzerinde mahalle baskısı var mı?
Özellikle son 10 yılda mahalle baskısının çok az etkili olduğunu gözledik. Bu durumda sosyal medyanın, internetin, televizyonların çok etkisi oldu. Hele yeni nesil sosyal medyanın penceresinden bütün dünyayı gözlüyor. Bu durum teknolojiyi kullanabilen her yaş grubu için geçerli.
İKİ ADAYIN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
– İmamoğlu ve Kurum’un avantajları sizce neler?
Görünen o ki, İmamoğlu’na seçmen farklı bir siyasi kimlik vermiş. “CHP’yi dizayn eden adam” ve “Erdoğan’a karşı potansiyel lider adayı”. Başarır başaramaz bu ayrı konu ama İstanbul seçmeninin böyle bir kredisi var. İmamoğlu’nun bu pozisyonuna karşı AK Parti’yi İmamoğlu ile başa baş getiren Murat Kurum’dur. Kurum yerine başka aday olsaydı belli ki, İmamoğlu 4-5 puan fark atardı. Kurum siyasete girmiyor ve bunu bazı AK Partiler eleştiriyor. Yapacağı icraatları anlatıyor. İstanbul’da AK Parti’nin yapacağı en doğru yaklaşım. Bir de Kurum teknik ve bürokrat kimliği ile ön plana çıkıyor. Çok konuşmaması da avantaj.
– Olumsuz gördüğünüz yönleri neler?
İmamoğlu, DEM’e gerektiğinden fazla avantaj gösteriyor ve bu da gelecek başka oyları durduruyor. Kurum’un da, kürsüye çıktığında ses tonu hep sabit. Heyecanlı değil.
YEREL SEÇİMDE ADAY ÖNEMLİ
– Seçmen oy verdiği parti kazansın diye mi tercihini yapıyor, yoksa sevmediği parti kazanmasın diye mi?
Belediye seçimlerinde kitlenin üçte biri adaya göre oy kullanıyor. Elbette söylediğiniz her iki faktör de geçerli. Ancak özellikle yerel seçimlerde isimler çok önem kazanıyor. Elbette partiler de önemli oluyor. “Sevmediği parti kazanmasın” diye oy kullananlar az bir kesimi oluşturuyorlar.
Son 40 yıldır yerel seçimde adaya göre oy verme eğilimi giderek arttı. Öyle ki son iki yerel seçimdir bu oran yüzde 30’lara yaklaştı. 30-40 yıl önce yerel seçimlerde seçmenler tamamen partiye göre oy veriyorlardı. Bu seçim kişiye, adaya göre oy verme oranının yüzde 35’leri geçeceğini düşünüyorum.
AFİŞ DE LAZIM SOSYAL MEDYA DA
– Kararını değiştirecek seçmen için eski konvansiyonel seçim kampanyaları mı daha etkili yoksa gelişen teknoloji ile birlikte sosyal medya mı?
Elbette yeni teknolojinin sosyal medya ve canlı yayın bazlı kampanyaları etkili. Ancak klasik kampanyalar olmadan da olmuyor. Mesela meydan mitingi yapmazsanız partiniz lideri için “meydanlara çıkamıyor” imajı oluşuyor. Mesela afişiniz olmaz ise örgütünüz için “çalışmıyor” imajı oluşuyor. Her iki tarzı da kullanmaya mecbur oluyorsunuz. Her ikisi de farklı sebeplerle etkisini sürdürüyor.
– Sosyal medyanın Z kuşağı üzerindeki rolü nedir?
Elbette çok etkili. Ebeveynlerin ve ekonomik durumun etkisi devam ediyor ancak sosyal medya her zamankinden çok daha etkili oluyor. Gençlerin algısı birbirlerinden olduğu kadar sosyal medyadan da oluşuyor.